Geçmişin İstifçileri
Suretini ve anlamını kaybeden zamandan korkmuyorum.
Geçmişin istifçileri gazete kupürleri biriktirir. Osram’ın gazeteye verdiği ilanları bile kesip saklayanlar vardır: “Bu markanın bir ampul üzerinde bulunması o lambanın hakiki Osram mamulatından olduğunu ispat eder. Herhangi bir alıcı yeknazarda iyi bir lambayı fenasından tefrik edemez. Çünkü her iki lamba haricen aynı şekildedir. Fakat bir lamba üzerinde Osram ismi yazılı ise buna mutlaka o ampulün en yüksek bir sınıfa mensubiyetine bir delilidir. Bu itibarla mübayaatınızda daima Osram markasına dikkat etmelisiniz. Osram, elektrik ampulleri imalatı sahasında en eski tecrübelere maliktir. […] Meşhur bir marka olan daima emniyet telkin eder, Osram adı bütün cihanda tanınmıştır. Bir Osram ampulü satın aldığınız zaman aldanmadığınızı göreceksiniz. Çünkü Osram lambaları bir tekâmül timsalidir. Muktesidane olduğu kadar iyi ve mütesavi ışık verirler. Her istimal sahasında en iyi bir ziya membaını teşkil ederler. Her mübayaanızda yalnız Osram ampullerini isteyiniz.” İnsandan geriye günün birinde müzayedelere düşecek ıvır zıvırın kalmasını geçmişin istifçilerinin gönlünü sızlatır. Bu acıda dolaşmak, yazlık bir beldeyi kışın ziyaret etmekten farksızdır. Eski kitaplara hayranlıkla bakarlar, “İyi bak,” derler, “Bezir mürekkeple yazılmış. Yalnız dışına bakarsan aldanırsın. Bu mürekkebe asırlar tesir etmez.”
Geçmişin istifçileriyle bir araya geldiğimizde aramızdaki mesafeyi saklayamayız. Saklanan kendini en ufak bir jestten haykırır. Onlara göre hayat ve gezegen bir hümanist düşünce kategorisi olarak ortaya çıkar. Halbuki hayat, gezegen ve gelecekle karşılaşmak, insan varoluşunun ‘şimdilik’ koşulu olan ve yine de bu varoluşa derinden kayıtsız olan şeyle karşılaşmak demektir. Dolayısıyla geçmişin istifçilerin istifledikleri, Zsuzsa Gille’den ödünç bir kavramla ‘atık fetişizmi’dir. Atılanların hiçbir zaman ortadan kalkmadığı ve onları oluşturan maddelerin, çoğu zaman ıskartaların ve atık yöneticilerinin öngörmediği ve takip etmediği şekillerde aktif kaldığı kesinlikle doğrudur. Bedenin ticari ve teknolojik formatta değiştirilebilir parçalara bölünüşü nihayete erme aşamasındayken hareket alanı öyle kilitlenmiştir ki Lut’un karısının omzunun üstünden arkasında kalanlara bakması mümkün değildir.